2017 yılında, yoğun şehir yaşamının ortasında geçen bu hikaye, iki yabancının sadece üç dakika süren ama hayatlarını değiştiren kısa bir karşılaşmasını konu alır. Mia, stresli bir iş toplantısından çıkmış, aceleyle metroya yetişmeye çalışırken, Luke ise trenin kalkmasını bekleyen gizemli ve çekici bir yabancıdır.
Metro istasyonunun kalabalığında, birbirlerine çarpan Mia ve Luke’un gözleri buluşur. İlk bakışta hissedilen çekim, aralarındaki kimyayı alevlendirir. Kalabalığın ortasında zaman adeta durur ve üç dakika boyunca birbirlerine tamamen odaklanırlar. Sadece göz teması ve beden dilleriyle birbirlerine ne kadar güçlü bir çekim hissettiklerini fark ederler.
İlk birkaç saniye boyunca, Mia ve Luke birbirlerine şaşkınlıkla bakar. Luke’un gözlerindeki kararlılık ve Mia’nın masumiyeti, ikisinin de içindeki tutkuyu ateşler. Mia, hafifçe gülümser ve Luke, bu gülümsemeyle cesaretlenir. Yavaşça Mia’ya yaklaşarak elini tutar. Bu dokunuş, aralarındaki elektriklenmeyi daha da artırır.
Metro anonsları ve kalabalığın uğultusu arasında, Mia ve Luke, bu kısa anın tadını çıkarmaya çalışırlar. Zamanın çok hızlı geçtiğinin farkındadırlar, bu yüzden her saniyenin kıymetini bilerek birbirlerine daha da yaklaşırlar. Mia’nın kalbi hızla çarparken, Luke’un eli beline doğru kayar ve ikisi de bu anın yoğunluğunda kaybolurlar.
Aralarındaki çekim o kadar güçlüdür ki, sadece fiziksel değil, duygusal bir bağ da hissederler. Mia, Luke’un sıcak nefesini ensesinde hissederken, Luke, Mia’nın yumuşak tenine dokunmanın tadını çıkarır. Bu üç dakika, ikisi için de hem sonsuz hem de anlık bir deneyim olur.